Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi

Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi

Ağız ve Çene Cerrahi Operasyonları

Çene cerrahisi, ağız boşluğu içerisinde yer alan yumuşak doku (yanak,damak,dil,dudak gibi) ve sert dokuları (dişler, kemikler) ilgilendiren her türlü rahatsızlığın teşhisini vecerrahi tedavisini lokal anestezi, genel anestezi veya sedasyon anestezi altında ameliyathane ortamında operasyonlar yaparak gerçekleştiren bir bölümdür. 

- Apse ve Kist Operasyonları,
- Yirmilik Yaş Dişinin Çekilmesi,
- İmplant Tedavisi,
- Diş Çekimi,
- Yirmi Yaş Dişleri ve Çekilmesi.

Ağzımızda ki en son dişler yirmi yaş dişleridir. Genellikle yirmili yaşlarda sürdükleri için bu isimle veya akıl dişi olarak da adlandırılır. Bazı kişilerde de doğuştan hiç yirmi yaş dişi oluşumu olmaz. Dolayısıyla bu kişilerde yirmi yaş dişleri hiçbir zaman sürmez. Ancak bazen bu dişler oluştukları halde sürme problemleri de oluştururlar.

Yirmi yaş dişinin çekilmesini gerektiren haller nelerdir?

Gömülü yirmi yaş dişlerinin çıkarılma nedenlerinin en önemlisi diş eti sağlığını korumaktır. Diğer bir sebep ise diş çürüklerinin önlenmesidir. Gömülü yirmi yaş dişi tam veya yarı gömülü olduğunda diş çürüklerine yol açan bakteriler gömülü dişte olduğu kadar komşu 2.azı dişte de çürümeye neden olabilir. Bu durumda çürümeyi önlemek için diş çekimi gerekmektedir. Ortodontik tedavi sırasında 3. azı dişlerin varlığı problem oluşturabilir. Bu durumda ortodontik tedaviye başlamadan gömülü 3.azı dişlerin cerrahiolarak çıkarılması önerilir.

Diş çekimi sonrası yapılması gereken işlemler nelerdir?

Çekim yapılan bölge üzerine yerleştirilen tamponun kanamayı durdurmak amaçlı ısırılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra 24 saat süre ile çok sıcak yiyecekler, alkol-sigara ve asitli içeceklerin kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Çekim sonrasındaki gece yüksekçe bir yastıkta yatılmalı ve kesinlikle ağrı kesici olarak asprin ve benzeri ilaçlar kullanılmamalıdır. Önerilen ilaçlar kullanılmalı, eğer cerrahi bir çekim veya zor bir çekim yapıldı ise çekim yapılan bölgeye aralıklı olarak buz uygulanmalıdır. Ağız suyla çalkalanmamalıdır. Hiç bir şekilde çekim yerine dokunulmamalı, yara bölgesi emilip tükürülmemelidir.
Çekim sonrası iki saat kadar bir şey yenmemeli, bu süre dolduktan sonra da mutlaka ılık şeyler tercih edilmeli ve çok sıcak ya da soğuk yiyeceklerden uzak durulmalıdır. 24 saat sigara içilmemelidir. Sigara pıhtının bozulmasına ve yara yerinin iltihaplanmasına neden olur ve uzun süre ağrıya sebep olur. Çekim yeri mutlaka temiz tutulmalıdır. Çekimden 24 saat sonra, yumuşak bir diş fırçasıyla bölge yavaşça fırçalanmalıdır. 

Kanamanın hafif bir sızıntı halinde 6 - 24 saat sürmesi normal kabul edilmektedir. Ancak aşırı bir kanama varsa ya da bu süre aşılmışsa mutlaka diş hekimine başvurulması gerekir.

APSE ve KİST OPERASYONLARI

- Diş kökünün yapı veya şekil bozukluğu sebebiyle kanal tedavisi’nin tam yapılamaması,
- Kanal Tedavisi sırasında alet kırıldıysa, kırılan aletin mutlaka çıkarılması gerekiyorsa, aleti çıkarmak amacıyla,
- Diş üzerinde çıkarılamayan bir restorasyonun varlığı nedeniyle kanal tedavisi yapılamaması,
- Diş kökünde kist oluşan vakalarda,
- Yapılmış kanal tedavisine rağmen hastanın ağrısının devam ettiği durumlarda,
- Diş kökünün kemik içerisindeki 1/3 uç kısmının kırılması durumlarında uygulanır.

OTOJEN KEMİK GREFTİ

Günümüzde, çene kemiklerinin rekonstrüksiyonunda otojen, doğal ve sentetik yollardan elde edilen kemik greftleri kullanılmaktadır. En iyi sonucu veren otojen greftler tercih edildiğinde, operasyon yerine komşu bölgelerden greft alınması pratik ve cazip bir seçenektir. Bu nedenle, oral cerrahide ağız içinden alınan kemik greftleri, hacim, kalite ve kansellöz kemik miktarı yönünden sınırlı da olsa sık tercih edilmektedirler.  Otojen serbest kemik greftleri, çeşitli boyutlarda partiküllerden oluşan toz halinde veya blok olarak elde edilebilirler. Ağız içi verici alanlar simfiz, ramus, korpus mandibula, mandibula alt kenarı, koronoid proçes, nazal piramit ve tüber maksilla olarak sıralanabilir. Diğer ağız içi verici sahalara gore daha çok greft elde edilebilen simfiz ve ramus bölgelerinden blok kemik grefti alınması ve partikül halinde kemik grefti elde edilmesi tercih edilen yöntemdir. Zayıf çene kemiklerinin rekonstrüksiyonunda otojen kemik grefti yöntemi kulanılmasıyla o bölgede daha geniş ve uzun, daha fazla sayıda, istenilen açıda ve daha kolay  implant yerleştirilerek estetiğin ve fonksiyonun geliştirilmesi sağlanır.

Sonuç olarak; implant uygulamalarında, kemik greftlerinin kullanımı yeterli alveolar kret yüksekliği ve genişliğinin sağlanmasına ve implantın uygun açılanmasına olanak verir. Bu uygulama implant cerrahisinin ve yapılan protetik rehabilitasyonun başarısınıda önemli derecede artırır. İyileşme sürecinin kısa olması, hasta tarafından kolay tolere edilebilmesi ve daha az rezorpsiyon görülmesi avantajlarının yanında yabancı cisim reaksiyonu görülmemesi, ekstra maliyet gerektirmemesi otojen greftlerin daha çok tercih edilmesinde önemli faktörlerdir.

SİNÜS LİFTİNG

Üst çene kemiğinin (maxilla) sağ ve sol bölümlerinin içersinde sinüs adı verilen boşluklar bulunur. Bu boşlukların ana görevi kafatası kemiklerinin ağırlığını azaltmaktır. Bu boşluklar özellikle diş çekimlerinden sonra hava basıncı etkisi ile hacimsel olarak genişleyebilirler. Uzun süre tedavi edilmemiş ve dişsiz kalmış bölgelerde bu hacimsel genişleme ve kemik hacminde azalma daha fazla görülür. Bu da sinüs altında kalan dişsiz bölgelere implant yapılmasını engelleyebilir. Hacimsel artış, üst çenelerdeki kemik hacminde azalmaya yol açar.Bu zorluğu aşmak için sinüs boşluklarının kemik veya kemiğe dönüşen malzemeler ile doldurulması tekniği, diğer adları ile sinüs lift, sinüs lifting operasyonları geliştirilmiştir. Sinüs Lifting adı verilen, sinüslerin hacmini azaltıp, kemik hacmini artırmaya yönelik özel bir cerrahi müdahale uygulanmalıdır. Hastanın isteğine göre lokal ya da genel anestezi altında uygulanabilen bu operasyon ile çene kemiği ile sinüs mukozası arasına kemik partikülleri yerleştirilir ve kemik oluşumu için en az 6 altı ay beklenir.

Sinüs lifting operasyonlarında hastanın kendi kemiği (otojen greft) ya da kemiğe dönüşebilen malzemeler (biyomateryaller) kullanılabilmektedirler. Biyomateryaller, sentetik olarak üretilen kalsiyum-fosfat bileşikleri (Hidroksilapatit, Trikalsiyum Fosfat), mercanlardan elde edilenler, cam esaslı olanlar, hayvan (sığır-domuz) veya insan kaynaklı olanlar olmak üzere geniş bir kaynak çeşitliliği gösterirler. Bu malzemelerden hangisinin en iyisi olduğu sorusuna yanıt olarak greftler içersinde insanın kendi dokusunun (otojen greft) her zaman en verimli olan olduğunu söylemek mümkündür. Ancak yapılan çalışmalar operasyon tekniği doğru uygulandığında bütün malzemelerin benzer sonuçlar verdiğini göstermişlerdir. Günümüzde; dünyada, genel yaklaşım sinüs lifting işlemi için gerekli olan greft hacmi her sinüs için yaklaşık 2-3 cm3 olduğundan hastanın vücudunun başka bir bölgesinden kemik almak yerine, sığır kaynaklı deproteinize-mineral greft (proteinden arındırıldığı için hastalık taşıma riski bulunmayan, mineral kısmı ise insan kemiğinin kalsiyum ve fosfattan oluşan mineral komponentine benzeyen) kullanmak yönündedir. Hastanın kendi kemiği ile sentetik greft kaışımı da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Sonuç olarak, sinüs lifting işlemi üst çenede, arka bölgede yer alan çiğneme işlemi için en çok kullandığımız küçük azı ve büyük azı dişleri bölgesinde diş eksiklikleri ile birlikte sinüs tabanının sarkık olup, kemik yüksekliğinin 4mm’nin altında bulunduğu vakalarda uygulanır. Sabit implant-üstü protez yapabilmek için sinüs boşluğunun kemiğe dönüşen malzemelerle doldurulmasını içeren cerrahi bir yöntemdir. Uygulama basit bir cerrahi tekniğe sahiptir. Operasyon sonrası dönem hastalar açısından sorunsuz rahat geçirilmektedir. Cerrahi yöntem basit olmakla birlikte oldukça hassas çalışma gerektirmektedir.